İstanbul merkezli bağımsız geliştirici Permanent Way Entertainment‘ın Amerikalı yayıncı Midwest Games işbirliği içinde hayata geçirdiği yeni oyunu The Legend of Baboo‘dan daha önce sizlere bahsetmiştik. İlk olarak Ekim 2024’teki Xbox Partner Preview sırasında duyurulan yerli yapım, Türk masallarından ve Orta Doğu kültüründen esinleniyor.
Bir çocuk ve köpeğine odaklanan samimi aksiyon-macera oyunu, hem sıcak hikayesi ve atmosferi hem de son derece keyifli görünen oynanışı ile kesinlikle gözden kaçmaması gereken bir yapım. Permanent Way Entertainment’ın CEO’su ve kurucusu Emad Rahmani ile yeni oyunları The Legend of Baboo hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Projenin arkasındaki ilham kaynağından oyun dünyasının yaratım sürecine, bağımsız bir geliştirici olmanın avantajları ve dezavantajlarından merak ettiğimiz daha birçok konuyu kendisiyle konuştuk. O halde lafı daha fazla uzatmadan röportajımıza geçelim. Keyifli okumalar!

Yanılmıyorsam The Legend of Baboo, Türk masallarından ve Orta Doğu kültüründen esinlenen, baş kahramanları bir çocuk ve köpek olan bir aksiyon-macera oyunu. Oyununuzun geliştirme süreci nasıl başladı? Başlangıçta bir temel fikir veya ilham kaynağınız var mıydı?
The Legend of Baboo, doğu masallarının büyülü atmosferi ve köklü efsanelerinden ilham alarak ortaya çıktı. Küçüklüğümüzde dinlediğimiz efsaneler, hayal gücümüzü şekillendiren en büyük unsurlardan biriydi. Bu yüzden, oyuncuların içine dalabileceği, mitolojiyle harmanlanmış bir dünya yaratmak istedik.
Geliştirme sürecine başlarken aklımızda net bir fikir vardı: insan ve hayvan dostluğu etrafında dönen, duygusal bağları derinlemesine işleyen bir hikâye anlatmak. Oyunda Sepehr ve Baboo’nun arasındaki güçlü dostluk, sadece mekanik bir işbirliği değil, aynı zamanda hikâyenin duygusal omurgasıdır. Bu bağ, oyuncuların sadece bir oyun karakteriyle değil, adeta bir yol arkadaşıyla birlikte macera yaşadığı bir deneyime dönüşüyor.
Oyunda RYO tarzından ilham alan bir yetenek ağacı bulunuyor. Oyunun Temel mekanikleri hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Bu sistemleri tasarlarken nelere dikkat ettiniz?
Evet, oyunun derinliğini artıran unsurlardan biri de yetenek ağacı sistemimiz. The Legend of Baboo, oyunculara sadece hızlı reflekslerle değil, aynı zamanda stratejik düşünme fırsatı sunan bir aksiyon-macera deneyimi sunuyor.
Sepehr ve Baboo’nun her biri kendine özgü yeteneklere sahip ve bu yetenekler oyuncunun oyun tarzına göre geliştirilebiliyor. Sepehr’in yakın dövüş saldırıları, büyü kullanımı ve çeviklik üzerine odaklanırken, Baboo daha çok destekleyici bir rol üstleniyor: düşmanları uzaklaştırabiliyor, savaşta taktiksel hamleler yapabiliyor ve oyuncuya yön gösterebiliyor.
Bu sistemleri tasarlarken temel hedefimiz, oyuncuların farklı oyun tarzlarını benimseyebilmeleri ve her karşılaşmada yeni stratejiler üretebilmeleriydi. Seçim özgürlüğü ve derinlik sunan bu yapı, oyunun tekrar oynanabilirliğini de büyük ölçüde artırıyor.

Hikaye tasarımında oyuncuların etkileşimi ve kararlarının önemli bir rolü var mı? Oyun hangi noktalarda oyuncu tercihlerine bağlı olarak şekilleniyor?
Kesinlikle! Oyuncuların hikâyedeki bazı kararları, olayların gidişatını ve Sepehr ile Baboo’nun yolculuğundaki ilişkilerini etkileyebiliyor. Ancak bu etkileşimleri sadece “iyi-kötü” şeklinde basit seçenekler olarak sunmak istemedik. Bunun yerine, oyuncunun hareketleri ve oyun içindeki seçimleri, karakterlerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini ve olayların nasıl şekillendiğini belirliyor.
Örneğin, bazı yan görevler veya keşif alanlarında nasıl bir yol izlediğiniz, Sepehr ve Baboo’nun arasındaki bağı kuvvetlendirebilir ya da bazı olayların daha farklı bir şekilde sonuçlanmasını sağlayabilir. Amacımız, oyuncuların oyun dünyasına gerçekten dahil olduklarını hissetmelerini sağlamak ve her oyuncuya kendine özgü bir deneyim sunmak.
Oyun dünyasını yaratma süreci nasıldı ve oyun tasarımını yaparken en zorlayıcı kararınız ne oldu? Karakterlerin, ortamların ve hikayenin nasıl bir araya geldiğini merak ediyorum. Bu kararların sonrasında oyun nasıl şekillendi?
Oyun dünyasını yaratırken en büyük önceliğimiz, atmosferin ve hikâyenin organik bir bütün oluşturmasını sağlamaktı. Orta Doğu ve Türk mitolojisinden ilham alarak, oyuncuların her köşesinde yeni bir keşif yapabileceği zengin bir dünya tasarladık.
En zorlayıcı kararımız ise, savaş mekaniği ile anlatı arasında dengeli bir ilişki kurmaktı. Oyunun aksiyon yönünü güçlendirirken, duygusal derinliğini de korumak istedik. Bu yüzden, savaş mekanikleri ve keşif sistemleri ile anlatıyı birbirine entegre eden bir yapı oluşturduk.
Bu kararların sonucunda The Legend of Baboo, hem aksiyon dolu hem de duygusal bir yolculuk sunan bir oyun haline geldi. Oyuncular, hem savaşın sertliğini hem de karakterler arasındaki dostluğun sıcaklığını hissedebilecekler.
Oyununuzda hikayenin rolü nedir? Oyunun dünyasını anlatan bir hikaye yaratma süreci nasıl işledi?
Hikaye, The Legend of Baboo’nun kalbidir. Biz, sadece bir oyun değil, oyuncuların içine tamamen çekileceği bir macera yaratmak istedik. Oyun dünyasını şekillendirirken, sadece güzel bir atmosfer yaratmakla kalmadık, aynı zamanda her detayın bir anlam taşımasına özen gösterdik.
Bu sürecin en heyecan verici kısmı, dünyayı inşa ederken onu yaşayan, nefes alan bir yer haline getirmekti. Sepehr ve Baboo’nun karşılaştığı karakterlerden, keşfettikleri antik duvar resimlerine kadar her şeyin bir hikayesi var. Oyuncular, sadece bir aksiyon deneyimi yaşamayacak, aynı zamanda bu dünyayı keşfederek, onun tarihini ve gizemlerini öğrenebilecekler.

Bu oyun üzerinde yapmaktan özellikle farklı ve heyecan verici hissettiren bir şey var mıydı?
Kesinlikle! The Legend of Baboo’yu özel kılan şeylerden biri, Baboo’nun oyundaki gerçek bir dost gibi hissettirilmesi oldu. Bu, basit bir “takipçi karakter” tasarlamaktan çok daha fazlasıydı.
Baboo’nun hareketleri, tepkileri ve hatta savaş stratejileri tamamen dinamik. O, sadece oyuncuya yardımcı olan bir karakter değil, aynı zamanda maceraya duygusal bir derinlik katan bir figür. Oyunda Baboo’nun Sepehr ile arasındaki bağın giderek güçlenmesini ve bu bağın oynanışa yansımasını görmek, bizim için inanılmaz heyecan verici bir süreçti.
Bağımsız bir geliştirici olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Finansman ve kaynak yönetimi konusunda zorluklarla karşılaşıyor musunuz?
Bağımsız oyun geliştirmek, büyük tutkularla dolu ama bir o kadar da zorlu bir yolculuktur. En büyük zorluklardan biri finansmandır, çünkü bağımsız stüdyolar genellikle büyük yatırımcı desteği olmadan çalışır, ancak bu süreçte, işbirliği yapabileceğiniz doğru ortaklarla bir araya gelmek, oyununuzun kaderini değiştirebilir.
Örneğin, The Legend of Baboo için Midwest ile olan işbirliğimiz, sadece finansal açıdan değil, vizyonumuzu paylaşan bir ortak bulma açısından da büyük bir fırsat sundu. Midwest, projemizin potansiyelini görerek bizi destekledi ve geliştirme sürecinde önemli bir yol arkadaşı oldu.
Tabii ki, kaynak yönetimi ve ekibin motivasyonunu yüksek tutmak gibi operasyonel zorluklar her zaman mevcut. Ancak, bağımsız bir geliştirici olarak en önemli şey, güçlü bir oyun ortaya koyduğunuzda, sizinle aynı tutkuyu paylaşan destekçileri bulabileceğinizi bilmek. Midwest gibi iş ortakları, bu süreci hem daha sürdürülebilir hem de daha güçlü bir hale getirebiliyor.
Oyununuzun pazarlama kısmı genellikle bağımsız geliştiriciler için zorlayıcı olabilir. Bu konuda nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Evet, bağımsız oyun geliştiriciler için pazarlama her zaman büyük bir meydan okumadır. Ancak bizim için en önemli strateji, topluluğumuzla doğrudan bağlantıda olmak. Sosyal medya, oyun etkinlikleri ve influencer iş birlikleri bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Ancak, burada bir diğer kritik faktör de güvenilir bir ortakla çalışabilmek.
Midwest ile olan işbirliğimiz, pazarlama süreçlerimizi güçlendirmemizde de büyük rol oynadı. Örneğin, The Legend of Baboo’nun Xbox Partner Showcase’te gösterilmesi, hem oyunumuzun bilinirliğini artırdı hem de topluluk içinde büyük bir heyecan yarattı. Bunun yanı sıra, The Legend of Baboo gibi derin bir hikayesi olan oyunlarda, oyuncuların organik olarak yaydığı heyecan çok büyük bir etki yaratıyor.
Eğer oyununuzun anlatacak güçlü bir hikayesi varsa ve arkanızda vizyonunuza inanan bir yayıncı veya ortak varsa, pazarlama süreci çok daha etkili hale geliyor.

Bağımsız bir stüdyonun sahip olduğu özgürlükleri ve esnekliği nasıl tanımlarsınız? Bu özgürlük size nasıl fayda sağladı?
Bağımsız bir stüdyo olmak, gerçekten inanılmaz bir özgürlük sunuyor! Büyük şirketlerin dayattığı ticari baskılar olmadan, sadece en iyi hikayeyi anlatmaya ve en etkileyici dünyayı yaratmaya odaklanabiliyoruz, ancak bağımsız olmak, tamamen yalnız çalışmak anlamına gelmiyor.
Midwest gibi, vizyonumuzu paylaşan iş ortaklarıyla çalışmak, bu özgürlüğümüzü daha sağlam bir temele oturtmamıza yardımcı oldu. Midwest’in sağladığı destek, hem geliştirme sürecindeki kalitemizi artırdı hem de uluslararası arenada daha güçlü bir şekilde yer almamızı sağladı.
Bu tür iş birlikleri sayesinde, sanatımızı ve hikayemizi tam anlamıyla yansıtabileceğimiz bir ortam yaratabildik. Özgürlüğümüzü korurken, güçlü bir ortaklık modeliyle büyümek, bağımsız oyun geliştiriciliğinin en büyük avantajlarından biri olabilir.
Sizce bağımsız geliştiricilerin en sık yaptığı hatalar neler? Kendi deneyimlerinizden bu hatalardan nasıl kaçınılabilir?
En yaygın hatalardan biri, projeyi çok büyütmek ve kaynakları aşırı yaymak. Birçok bağımsız stüdyo, büyük fikirlerle başlıyor ancak kaynaklarını doğru yönetemediğinde projeyi tamamlayamıyor. Bu noktada, Midwest gibi deneyimli iş ortaklarıyla çalışmak, doğru yönlendirmeler almak açısından büyük bir avantaj sağlıyor.
Biz, The Legend of Baboo’da projelerimizi aşamalı olarak geliştirmeye odaklandık. Küçük bir prototiple başlayıp, zamanla geliştirmek, hem ekibin motivasyonunu yüksek tutuyor hem de daha sağlam bir temel oluşturuyor.
Özetle, bağımsız oyun geliştiricileri için en önemli şey, doğru ölçeklendirme yapabilmek ve vizyonlarını paylaşan, güvenilir ortaklarla çalışmak. Eğer iyi bir oyun yaparsanız, Midwest gibi vizyoner destekçilerin sizinle aynı yolda yürümeye istekli olduğunu görebilirsiniz.
Oyun motoru seçimi, bağımsız geliştiriciler için kritik bir konu. Hangi oyun motorunu kullandınız ve bu motoru seçmenizdeki sebepler nelerdi?
Unreal Engine’i tercih ettik. Bunun birkaç nedeni var: Birincisi görsel kalite. The Legend of Baboo’nun sanatsal vizyonunu en iyi şekilde yansıtabileceğimiz motorlardan biri Unreal Engine’di. İkinci konu esneklik. Açık dünya keşif mekanikleri ve sinematik anlatımı en iyi şekilde destekleyen motorlardan biri olması. Ve üçüncüsü ise topluluk ve destek. Unreal Engine’in geniş bir geliştirici topluluğu var, bu da bağımsız geliştiriciler için büyük bir avantaj.
Bağımsız bir geliştirici olarak topluluk geri bildirimlerini nasıl topluyor ve değerlendiriyorsunuz? Oyuncuların önerilerini oyununuza nasıl entegre ediyorsunuz?
Oyuncularımız bizim için en büyük rehber! Onların geri bildirimleri, oyun deneyimini geliştirmede kilit bir rol oynuyor. Bunun için birkaç yöntemimiz var: Sosyal medya ve Discord toplulukları aracılığıyla doğrudan oyuncularla iletişim kuruyoruz. Kapalı beta testleri ve oyun içi analiz sistemleri ile oyuncu verilerini topluyoruz. Anketler ve geri bildirim oturumları düzenleyerek, oyuncuların neyi sevdiğini ve hangi alanlarda iyileştirme gerektiğini anlamaya çalışıyoruz.
Bağımsız oyun geliştiriciliği her geçen gün daha rekabetçi hale geliyor. Bu alanda kendinizi farklılaştıran unsurlar neler?
Bizi farklı kılan şey, hikaye anlatımına verdiğimiz önem ve kültürel mirasımızı oyunlara yansıtmamız. Günümüzde birçok oyun görsel veya mekanik olarak benzer deneyimler sunuyor. Ancak biz, oyunculara hem duygusal hem de kültürel olarak zengin bir yolculuk sunuyoruz.
The Legend of Baboo’da Türk ve Orta Doğu mitolojisini modern oyun tasarımıyla harmanlayarak, piyasada benzersiz bir yer edinmeyi başardık. Ayrıca Baboo gibi karakterlerin yapay zeka ile dinamik bir şekilde oyuncuya tepki vermesi ve dünyayla etkileşim kurması, oyunumuzu diğer aksiyon-macera oyunlarından farklı kılan unsurlar arasında.
