Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir demiş Herakleitos. Yunan filozofun günümüzden 2.500 yıl kadar önce söylediği bu söz, bazı şeyler için pek de geçerli değil. Mesela 2K ve NBA oyunları. Temelde bir basketboldan oyunundan genel olarak ne beklenebilir ya da yıllardan bu yana pastayı kimseyle paylaşmak zorunda olmayan ve rekabetten uzak bir serinin yeni oyunu selefinden farklı olarak ne sunabilir?
Visual Concepts tarafından geliştirilen NBA 2K, bu yılki edisyonuyla bizlere yine bu soruları sorduruyor. Her yeni çıkan oyunu için “ufak tefek şeyler dışında tamamen bir önceki oyunla aynı” minvalinde ifadelerin kullanıldığı ikonik seri, kapağına Boston Celtics’in yıldızı Jayson Tatum’u koyduğu NBA 2K25 ile üzerine yapıştırılan olumsuz etiketleri yırtıp atmayı hedefliyor.
Esasen bu seneki oyun bir istisna değil. Formüle bazı iyileştirmeler ekleyen başka bir güncelleme olarak nitelendirilebilir, ancak temelde serinin son birkaç yıldır sahip olduğu aynı odak noktalarıyla aynı oyun olmaya devam ediyor. Bu her zaman kötü bir şey değil, çünkü her oyun öncekilerin oluşturduğu temel sütunlar üzerine inşa ediliyor. Yine de NBA 2K25’in biraz farklı hissetmesine yardımcı olan küçük çaplı değişiklikler de yok değil, ancak çoğunlukla sağlam bir deneyim yaşattığını söyleyebiliriz.
Oyunu başlattığınızda, bir kez daha NBA 2K25’in en büyük odak noktası olan MyCAREER moduna giriyorsunuz. Burada kendi oyuncunuzu yaratabilir, hatta uygulama üzerinden yüzünüzü taratabilir ve kendiniz için belirlediğiniz hedeflere göre kendi kariyerinizi başlatabilirsiniz. Bir hikaye var, ancak koçların ve menajerlerin kariyer hedeflerinizi gözden geçirmek ve NBA Kupası’nı kazanmakla başlamak gibi kendiniz için ne tür bir sezon belirlemek istediğinizi seçmek için sizi kontrol ettiğini göreceksiniz.
Üstlenmeniz gereken isteğe bağlı mücadeleler ve görevler var. Hikayenin çok daha vurucu bir şekilde ele alındığını söyleyebiliriz. Ayrıca oyuncunuzun ilk yıllarından NBA’e girişine kadar olan gelişimini gösteren ‘Heart of a Dynasty’ adlı özellik flashback maçlarında kendini gösteriyor. Bununla birlikte, birden fazla battle pass ve benzeri mikro işlemlerin ağırlığı, türden bağımsız olarak çoğu oyuna kıyasla çok daha agresif olmaya devam ediyor.
NBA 2K’ya yeni başlayan oyuncular için, bir tür yeniden düzenlenmiş 2K University olan yeni bir ‘Learn 2K’ eğitim modu var ve sizi temel bilgilerin yanı sıra bazı yeni unsurlarla tanıştırmak için yeterince iyi bir yapıya sahip. Yeni oynanış unsurları ‘ProPLAY’ sistemi altında kategorize ediliyor ve bu da oyunun her zamankinden daha gerçekçi görünmesini sağlamak için hem imza oyuncuları hem de top sürme için birçok yeni animasyona indirgeniyor.
Sahadaki oyuncular hala animasyon durumları arasında gidip gelme ya da devre arasında veya maçlardan sonra doğal olmayan düz çizgiler boyunca koşma eğiliminde, ancak sahada her şey oldukça gerçekçi görünüyor. Nasıl oynadığınızı gerçekten etkileyen iyileştirmeler açısından, aslında geçmiştekilere kıyasla tercih ettiğim, biraz daha ritim oyunu gibi davranan yeni bir şut ölçer var ve bu da çubuğu oldukça etkili bir şekilde şut atmak için ‘Pro Stick Rhythm Shooting’ ile kullanmanızı sağlıyor.
Kabul etmek gerekir ki NBA 2K serisi, gerçekçi forma ve saç hareketleri, ter boncukları ve oyuncu mimikleri gibi detayları yansıtmada her zaman iyi bir iş çıkarmıştır. Fakat bugünlerde daha etkileyici olan, sahadaki yıldızları birbirinden ayırarak onları kontrol etme hissini veren ayrıntılar olsa gerek. Grafiksel aslına uygunluğun zirveye ulaştığı ve oyuncu benzerliğinin sadece bir beklenti haline geldiği bu noktada, her şeyi bu kadar gerçekçi kılan yeni animasyon sisteminin sağladığı akışkanlık gerçekten muazzam.
Yeni kamera açıları ve benzer iyileştirmelerin, her yıl bu seriye yüzlerce saat harcayan oyuncular için heyecanı taze tutmayı başarıyor. MyNBA Eras modu, uygun kuralar, maç fikstürleri ve hatta döneme uygun yayın video filtreleri ve grafikleriyle NBA tarihindeki çeşitli on yıllar boyunca oynamayı seçmenize izin vererek hala öne çıkan bir özellik. NBA 2K25, 2017 Golden State Warriors ile Stephen Curry dönemini oynamanızı sağlıyor. Bu ilgi çekici bir fikir olmasına rağmen çok yakın bir geçmiş olduğu için, özellikle 1990’ların Jordan dönemi ile karşılaştırıldığında, normal günümüz maçlarını oynamaktan gerçekten kayda değer bir görsel fark hissedemiyorsunuz.
MyTEAM, NBA 2K25 ile geri dönüyor. NBA oyuncularını temsil eden kartları toplayıp Pokemon gibi onları çağırarak bir takım oluşturabiliyorsunuz. Yeni Triple Threat Park, etrafta dolaşmanıza ve sahalarındaki maçları izlemenize veya kendiniz katılmanıza olanak tanıyor, bu da MyTEAM moduna güzel bir sosyal yön katıyor. Özellikle de oyuncu tarafından yaratılan karakterler yerine gerçek NBA oyuncularını kullandığından, performans biraz kötü olabilir.
Şehir daha küçük, ancak geçmiş yıllara göre daha canlı hissettirmeyi başarıyor çünkü oynanabilir alanın daha fazlası gerçekten önemli. Bahsedeceğimiz son ana mod olan MyGM, takım yönetimini bazı RPG yönleriyle birleştirerek ofislerde koşup oyuncularla ve personelle konuşurken, bir macera oyunu gibi diyalog seçimleri yapmanızı sağlıyor.
NBA 2K25 inceleme yazımızı yavaş yavaş toparlarsak, gerçekçilik ve oynanış çeşitliliği, her spor oyununun mümkün kılması gereken iki hedeftir. NBA 2K25 her iki alanda da büyük iyileştirmelere sahne oluyor. Sahadaki oyunculara daha fazla seçenek sunan ve gerçek hayatı daha iyi taklit eden oyun, geçtiğimiz yıl çıkan selefine kıyasla ciddi bir mesafe kat etmiş diyebiliriz. Serinin bugüne kadarki en iyi hissiyata sahip oyunu olmasına rağmen, oyun modları, oynanış avantajları ve kazanılabilir eşyalar geçerli olan mikro ödeme yaklaşımı halen sorunlu olmaya devam ediyor.